top of page

Beni Duyan Var mı? Sessiz İstifa’dan Sessiz İşten Çıkarma’ya Modern İş Dünyasının Görünmeyen Çatışması

ree



Doç. Dr. Alper Bahadır Dalmış | ETAMER Blog





Beni duyan var mı?

Bu sessizlik aslında bir çağrı.

İş dünyasında artık sesler yükselmiyor; sadece bildirimler çalıyor.

Çalışanlar konuşmuyor, yöneticiler dinlemiyor. Herkes çevrimiçi ama kimse gerçekten orada değil.

Ve işte tam da bu yüzden, sessiz istifa ve sessiz işten çıkarma, modern çağın yeni dili haline geldi.





⚖️

Modern Çalışma Kültürünün Sessiz Çatışması



Pandemiyle birlikte dijitalleşme hız kazandı; ama bu hız, insan ilişkilerini geride bıraktı.

Zoom ekranlarında gülümsemeler dondu, sanal toplantılarda sesler yankılandı ama kimse kimseye tam olarak ulaşamadı.

İletişim arttı, bağlantı azaldı.

İşyerlerinde sessizlik, huzurun değil, duygusal kopuşun göstergesi haline geldi.


Çalışanlar kendilerini değersiz, görünmez ya da yalnız hissettikçe, fiziksel olarak değil ama psikolojik olarak işten ayrılmaya başlıyor.

Bu, “sessiz istifa”nın özüdür:

İşten ayrılmadan önce, içsel olarak vazgeçmek.





💼

Sessiz İstifa: Tembellik Değil, Tükenmişliğe Direniş



Sessiz istifa, sanıldığı gibi bir ilgisizlik değil; çoğu zaman yorgun bir dayanışmadır — kişinin kendisiyle, sağlığıyla, dengesiyle.

Çalışan artık “fazlasını vermek istemiyorum” demektedir.

Çünkü çabası fark edilmemekte, emeği görünmezleşmektedir.

Bu bir isyan değil, içsel bir savunma mekanizmasıdır.


Örgütsel davranış literatüründe bu durum, duygusal bağlılık ve işe adanmışlık kavramlarıyla açıklanır.

Kendini değerli hissetmeyen çalışan, enerjisini korumak için sessizleşir.

Kimi zaman toplantılarda konuşmaz, kimi zaman yenilik önermekten vazgeçer.

Bir süre sonra, fiziksel olarak oradadır ama ruhen çoktan gitmiştir.





🧊

Sessiz İşten Çıkarma: Görünmeyen Dışlama



Bu hikâyenin diğer yüzünde ise sessiz işten çıkarma vardır.

Bu kez sessizliği yöneticiler başlatır.

Görevler azaltılır, geri bildirim kesilir, gelişim fırsatları ortadan kalkar.

Ama kimse “artık seni istemiyoruz” demez.

Sadece duvarlar görünmez biçimde örülür.


Bu pasif dışlama biçimi, örgütlerde psikolojik güvenliği zedeler.

Çalışan, oradaymış gibi davranılır ama artık sistemin bir parçası değildir.

Uzun vadede bu sessizlik, sadece bireyi değil, örgütün kalbini de yorar.

Çünkü güven kaybolduğunda, iletişim de yenilik de susturulur.





🌐

Teknoloji: İletişimi Artırırken Teması Azaltmak



Dijital dönüşüm, iş dünyasında iletişimi kolaylaştırdı ama teması zorlaştırdı.

Mesajlar arttı, sohbetler azaldı.

Veri analizleri çoğaldı, duygusal analizler azaldı.

Yöneticiler performansı artık sayılarla ölçüyor, duyguları ise sistem dışı görüyor.

Ama unutuluyor: örgütleri ayakta tutan şey sadece teknoloji değil, insan bağıdır.


Gerçek liderlik, raporlarda değil; bir cümlede, bir teşekkürde, bir anlayışta gizlidir.

Ekranlar aracılığıyla yönetmek kolay, ama kalplere dokunmak hâlâ insani bir beceri gerektiriyor.





🌱

Yeniden İnsanlaşmak: Çözüm Nerede?



Kurumlar artık sadece dijital değil, duygusal dönüşüm de yaşamak zorunda.

Çünkü sessizlik, kendiliğinden çözülmez; ancak duyulursa çözülür.


  • Çalışanların sesini duymayı gerçekten istemek gerekir.

  • Geri bildirim, bir prosedür değil, bir bağ kurma aracıdır.

  • Liderler, teknolojiyi yönetirken insanı kaybetmemelidir.



İş dünyasının yeni dönemi, daha hızlı değil, daha insanca olmayı gerektiriyor.

Çünkü artık rekabet, verimlilikte değil, aidiyette yaşanıyor.




Beni duyan var mı?

Belki de örgütlerin yeniden insanlaşması, bu soruya samimi bir yanıt verebildiği gün başlayacak.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page